Yas Nedir?

Kayıp duygusu yaşadığımız her alan, hayatımızın içinde yas olarak yer alır.

Yas, kaybımıza uyum sağladığımız bir geçiş dönemidir. Ölüm temelinde değerlendirecek olursak yas bizler için sevdiğimiz kişinin fiziksel yokluğunu hayatımızın içinde kabul etmemizdir.

Yaygın bilinen Kubler-Ross’un beş aşamalı yas modeli dışında alanyazında pek çok yas teorisi bulunmaktadır. Ancak yasınızı anlamak ve yaşamak için yas teorileri size yardımcı olmayabilir. Teoriler, ruh sağlığı uzmanlarının yası bir bütün olarak değerlendirmesinde kullandığı araçlardan bir tanesidir.

Yas, bir uyum sağlama süreci olduğundan bir gün tamamlanır. Yasın tamamlanması, ölen kişiyle bağın koptuğu, unutulduğu anlamına gelmez. Ölen kişinin fiziksel yokluğunun kabul edilmesi ve yaşamın buna göre düzenlenmesini içerir.

Tutulmayan yaslar, hayatımızda yarım kalan işlere yani konulara dönüşebilir. Yas tekdüze üzüntü, keder ve acıdan oluşan bir duygu değil iniş çıkışları olan mutluluğun, minnettarlığın, huzurun da olduğu bir süreçtir. Yas, içinden geçilerek, tutularak tamamlanır.

Yas dalgalı bir deniz gibi hayatımızın içindedir. Dalgalar ilk zamanlar yoğun ve sert gelirken yas tutuldukça dalgaların şiddeti de yönü de değişebilir. Dalgaların yumuşaması ya da azalması tekrar sertleşmemesi değildir. Yas tutuldukça, acı ve keder zaman zaman sizi zorlasa dahi tutuldukça şekil değiştirir.

Yaygın düşünülenin aksine yasın oluşturduğu duygular zamanla azalmaz, hayatımızın içinde o duyguları tutabilme kapasitemiz artar. Bazen o duygulara rağmen, bazen o duygularla birlikte hayatımızın içine daha fazla duygu, düşünce, yaşantı alırız.